Enflasyon Nedir? Paramın Değerini Nasıl Korurum?
Telefonunun alarmı çalıyor ve güzel bir hafta sonunun ardından yeni bir güne uyanıyorsun. Kahvaltını yapıyor, üstünü giyiyor ve tam evden çıkacakken elini cüzdanına atıyorsun ama o da ne?! Cebindeki 200 TL sana sanki 100 TL imiş gibi bakıyor. “N’oldu?” diye soruyorsun, sana dönüp “Ben çok değiştim” diyor. İnsan bu noktada paranın durduk yere nasıl böyle azalabildiğini sormaya başlıyor tabii. Ne olmuş olabilir ki bu 100 TL’ye?
💸 Enflasyon en net tanımıyla fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eder.
😱 Bu, paramızın alım gücünün sürekli olarak azalması demek.
Peki, fiyatlar genel düzeyinin artışı derken neyi kastediyoruz?
Ulusal bir ekonomide üretilen tüm mal ve hizmetlerin genel fiyat seviyesindeki artış olarak da özetleyebiliriz.
- Bu noktada mal ve hizmetler grubu, tüketicilerin tercihlerine göre hazırlanan bir sepetten oluşur. Aynı nedenle; tek tek ürün veya hizmet grubuna ilişkin veya tek seferlik artışlar enflasyon olarak adlandırılmaz. Bu açıkladığımız fiyat seviyelerindeki sürekli artışlara enflasyon deriz.
Enflasyon bizi nasıl etkiler? Yüksek enflasyonun olduğu bir ülkede satın aldığımız ufak bir sakızdan arabaya kadar her şeyin fiyatında artış yaşanır. Bu artışlar ise aldığımız gelir ve giderlerimiz arasındaki mesafeyi açarak alım gücümüzü günden güne azaltır.
- Cebimizdeki 100 lira ile marketten satın aldığımız yedi ürünün aynı para birimi ile artık yalnızca üçünü alabiliyorsak, ne yazık ki bunun sebebi çağımızın yüz karası enflasyon belasından başka bir şey değildir…
🤿 Derine Dal: Enflasyon ölçümlemesi, daha önce kulak aşinalığımız olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) gibi fiyat endeksleri üzerinden yapılır.
- Özel kapsamlı enflasyon göstergelerinden Çekirdek TÜFE, fiyat değişimini hesaplarken çok fazla etkilenen (gıda ve enerji gibi) malları hariç tutar.
Bu ölçümlemeler; aylık, yıllık ve toplam alınacak şekilde yapılabilir. Endeks değerleri üzerindeki değişim ilgili dönemin enflasyon oranını verir.
Tüketici fiyat endeksi; adı üstünde, biz tüketicilerin markete gittiğimizde karşılaştığı fiyat değişimlerini gösterir.
Üretici fiyat endeksi ise enflasyonun üreticilere yansıyan yönünü gösterir. Çalışan maaşları, elektrik, doğalgaz ve petrol gibi enerji maliyetleri ve hammadde fiyatları gibi kalemlerdeki fiyat değişimlerini gösterir.
Enflasyon Verilerini Nasıl Okumalıyız? TÜİK’in açıkladığı son veriler, Türkiye’de enflasyonun Nisan ayında 7,25% artarak yıllık bazda 69,97% olduğunu gösterdi.
Nisan ayında enflasyonun 7,25% olması, Nisan ayında satın aldığımız tüketim sepetinin fiyatının Mart ayına göre 7,25% arttığı anlamına geliyor.
Nisan ayında yıllık enflasyonun 69,97% olması ise yine Nisan ayında satın aldığımız tüketim sepetinin fiyatının bir önceki yılın Nisan ayına göre 69,97% arttığı anlamına geliyor.
- Yıllık enflasyon, bu iki nokta arasındaki fiyat artışını gösterirken ara aylardaki fiyat dalgalanmalarını yansıtmaz. Kaynak
Enflasyon; talep, maliyet ve yapısallık kaynaklı yükselebilir.
Talep Enflasyonu: Piyasadaki ürün ve hizmetlere olan talepteki artışın, aynı ürün ve hizmetlerin üretim hızından fazla olmasıyla oluşur. Talepteki bu artış ise faiz oranlarıyla direkt olarak kontrol edilebilir.
📌 Bir örnekle: 5 birim üretilmiş X ürünü için 10 birimlik talep olursa ve üreticiler 10 birimlik talebi karşılamakta yetersiz kalıyorsa, X ürününün kıymeti artar ve bu da fiyatına yansır.
- Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile ham yağ yüklü gemilerinin Türkiye’ye gelememesi “yağ stokları bitecek” kaygısı oluştururken telaşlanan vatandaşın marketlere akın etmesine sebep oldu.
- Stoklar bitecek endişesiyle yağa olan talebin artmasına karşılık, arzın, yani üretimin bu talebe karşılık verememesi ile yağ fiyatlarındaki artış hızlandı.
Maliyet Enflasyonu: Toplam üretimin azalmasıyla mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi sonucu ortaya çıkan enflasyon şeklidir. Temel olarak emtia, gıda, petrol fiyatlarının yükselmesiyle birlikte üretim maliyetlerinin artması ve bunun da bir sonucu olarak üretim miktarının azalmasını ifade eder. Doğal afet, savaş gibi üretimi etkileyen dışsal faktörler de üretim miktarının azalmasına etki ederek maliyet enflasyonununun oluşmasına sebep olur.
📌 Bir örnekle: Hem Rusya’nın Ukrayna işgali hem de Dolar/TL kurundaki artış ile emtia, gıda ve petrol fiyatlarındaki yükseliş sonucunda ortaya çıkan enflasyon, maliyet enflasyonuna iyi bir örnektir.
- Kısa bir yolculukla İstanbul – Ankara arası seyahat etmek istediğinizi varsayalım. Özel aracınızla geçen sene arabanızın deposunu ortalama 350-400 liraya doldururken bu sene en az 1.000 liralık bir tutar ödemek sizi şaşırtmasın!
Evet.
Bazen beklentilerdeki bozulma, enflasyonda yapısallığa veya yapışkanlığa neden olabilir ve bu durum devir etkisiyle, bugünkü enflasyonun yarınki enflasyona devretmesine neden olur.
Ürün ve hizmetlerin fiyatlarındaki bozulmalar, belirsizliği de artırdığından firmaların geleceğe dair fiyat belirlemelerini zorlaştırır. Dolayısıyla, maliyet koşulları hafiflese bile böyle yapısal sorun veya belirsizlik durumlarında enflasyon düşmeyebilir.
Enflasyon her şeyden önce ekonomik güvene ve piyasaya zarar verir. Yüksek enflasyonun sürekli hale gelmesiyle yaşanan ekonomik dalgalanmalar, piyasadaki güveni zedeleyerek para hareketlerinin ve dolayısıyla ticari faaliyetin yavaşlamasına sebep olur.
Enflasyonist ortam, yerel parada aşınma etkisi (değer kaybı) oluşturarak piyasada dolarizasyon oluşmasına sebep olur.
- 🔍 Ülkedeki ulusal paranın enflasyon kaynaklı muhtemel değer kaybından korunmak amacıyla vatandaşların yabancı para birimi cinsinden alım-satım yapması ve varlık tutmasına dolarizasyon adı verilir.
Enflasyonist bir ortamda bugün cebinizde bulunan 100 lira, fiyatların sürekli ve hissedilir bir şekilde yükselmesi (enflasyon) nedeniyle yarın aynı alım gücüne sahip olmayacaktır.
Dolayısıyla birikimleri yerel para birimi cinsinden tutmak mantıksız hale gelecek ve yatırımcılar yabancı para birimi cinsinden varlık tutmaya yönelecektir.
Bu durum, yerli paranın daha da değer kaybetmesine neden olacaktır.
📌 Böyle bir enflasyonist ortamın pelerinli tek kahramanı faizlerdir. Enflasyonist ortamda faizleri yüksek tutmak, fiyat istikrarını oluşturarak fiyat artış hızının zaman içinde azalmasını kapsayan dezenflasyon sürecine destek olur.
Faizler yükselirse yatırımlarınızı yerel para birimi cinsinden yaparak faiz getirisi elde edebilirsiniz. Böylece yabancı para birimlerine olan ilgi, tekrar yerel para üzerine çekilebilir.
Ancak faizleri yükseltmenin de bazı sonuçları elbette olacaktır.
Faizlerin yükselmesi, firmaların yatırım ve istihdam üzerindeki finansman maliyetlerini artıracaktır. Bu nedenle faizlerin artırıldığı bir dönemde, ekonomik büyüme göstergelerinde yavaşlama gözlenebilir.
Faizlerin artırılması gibi sıkılaştırıcı para politikaları, tam da bu sebepten ötürü belirli bir dönem uygulandıktan ve sonuçlandıktan sonra terk edilir.
ABD Enflasyon Verisi Neden Önemli?
40 yılın zirvesinden (8,5%) gerileyerek 8,3% seviyesinde açıklanan ABD enflasyon verisi, küresel piyasalardaki yatırım koşullarını etkileyen temel unsurlardan biridir. ABD’de enflasyonist ortamın devam etmesi, enflasyonla mücadele kapsamında faizlerin artırılmasını beraberinde getiriyor.
🦅 Amerikan Merkez Bankası (FED), geçtiğimiz günlerde faizi 50 baz puan artırarak sıkılaşma yönünde bir adım daha attı. Enflasyonist görünümün sürmesi halinde faiz artırımında enflasyonla mücadele için daha sert önlemleri kapsayan agresif tonda bir tutumun gözlemlenmesi piyasadaki fiyatlamaları etkileyebilir.
Faizlerin artması, ABD dolarının faiz getirisi elde ediyor olması nedeniyle güçlenmesini sağlarken, dolara kıyasla faiz getirisi elde etmeyen altının değer kaybetmesine neden oluyor.
📌 Öte yandan artan faizler sebebiyle yatırımcılar riskli varlıklara olan ilgisini kaybederken faiz getirisi elde edebileceği yerel para birimi cinsinden yatırımlara odaklanır. Böylece riskli bir yatırım aracı olan hisse senetlerine olan talep düşebilir.
Hadi biraz hayal kuralım!
Diyelim ki dişimizden tırnağımızdan arttırdığımız 500.000 TL değerinde bir paramız, milyonluk da hayallerimiz var. Bu parayı yıllardır hayalini kurduğumuz BMW marka arabayı satın almak için biriktirmiştik.
Gel gelelim ki yıllar içinde hayalini kurduğumuz BMW marka arabanın fiyatı, bizim birikimlerimizden çok daha hızlı arttı. Yine de hayal bu ya elimizdeki parayı hem koruyup hem de arttırarak arabayı almak istiyoruz.
Ancak piyasa çalkantılı, enflasyon tüm dünyada yükselişte ama Türkiye’de çok daha yüksek, dolayısıyla paramızı TL olarak tutsak alım gücümüz enflasyon karşısında sürekli azalacağı için paramızın değerini koruyamayacağımızı biliyoruz.
Üstelik biz, yalnızca paramızın değerini korumak da istemiyoruz. Aynı zamanda yatırım yaparak gelirimizin bizim için çalışıp bize daha fazla kazandırmasını da istiyoruz.
Aklımızdan şu geçmez mi?
Param ile öyle bir yatırım yapmalıyım ki, ekonominin gidişatından bağımsız olarak yatırımım bana getiri sağlasın.
Öyle ya, kötü piyasa koşullarından etkilenmeyecek şirketler de var. Pandemiyi bile lehine çeviren nice şirketler oldu.
Yani doğru yatırım yaparsak satın aldığımız hisse, bize hem dolarla düzenli getiri sağlayabilir (pasif gelir) hem de değerlendikçe de yatırımdan doğan dolar getirimizi artırabilir.
Hangi Hisseler?
Defansif hisseler, genel piyasa görünümünden bağımsız olarak yatırımcılarına tutarlı temettüler ödeyen ve istikrarlı kazançlar sağlayan hisselerdir.
Defansif hisse sahibi şirketlerin ürünlerine yönelik ekonominin durumundan bağımsız olarak sürekli bir talep vardır.
- Örneğin; hem ekonomik bir refah döneminde hem de kriz döneminde temel tüketim ve hijyen ürünlerini almaya devam ederiz. Öte yandan, daha lüks sayılabilecek teknolojik ürünleri daha az alırız.
Bu nedenle defansif hisseler, ekonomik dönemlerin büyüme, daralma veya kriz gibi çeşitli aşamalarında diğer hisselere göre daha istikrarlı olma eğilimindedir.
Peki bu hisselere nereden ulaşabiliriz?
Bist Times uygulamasını açarak, “Keşfet” sayfasında bulunan “Yatırım’ın Enleri” bölümüne bir göz atalım.
Enflasyon, genel olarak bir dönem boyunca fiyatlar genel seviyesinin (mal ve hizmetlerin fiyatlarının) sürekli olarak artmasıyla karakterize olan ekonomik bir durumdur. Bu artış, bir para biriminin satın alma gücünün azalması sonucunu doğurur. Enflasyonist bir ortamda insanlar, tasarrufları ile her geçen gün daha az mal ve hizmet satın alabilir.
İnsanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için çeşitli ve geniş bir ürün yelpazesine ve hizmetlere ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçları karşılayabilmek için de ellerindeki para ile ödeme yapmaları gerekir. Hem gelirlerin hem de fiyatların arttığı olağan bir senaryoda, fiyat artışı daha hızlı ise; yani aynı ürün ve hizmetler için daha fazla para harcamanız gerekiyorsa enflasyondan söz edilir.
Satın alma gücündeki bu kayıp, ilk olarak bireylerin yaşam kalitesini ve harcama yapma reflekslerini etkiler. Bir kesim harcamalarını kısmaya çalışırken bir diğer kesim fiyatların zaten yükseleceğini düşünen kitleler harcamalarını öne çekme eğiliminde olabilir. Bu dengesizlik, fiyatlarda daha sert ve orantısız artışların yolunu açabilir. Bir noktadan sonra mal ve hizmet fiyatları, ortalama bir gelir düzeyine sahip insanlar için erişmesi güç noktalara ulaşır ve sonuç olarak ekonomik büyüme yavaşlayabilir.
Enflasyon hesaplamasında kullanılan en yaygın fiyat endeksleri Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ve Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)’dir.
Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
TÜFE, temel tüketici ihtiyaçlarının bir sepetindeki mal ve hizmetlerin ağırlıklı ortalama fiyatlarını inceleyen bir ölçüdür ve belirlenen bu mal sepetindeki her bir kalemin fiyat değişikliklerini alır ve sepet içindeki ağırlıklarına göre ortalama değerlerini hesaplar.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)
ÜFE, zaman içinde ara mal ve hizmetlerin yerli üreticileri tarafından alınan ortalama satış fiyatlarındaki değişikliği ölçen bir dizi endeksidir. ÜFE, satıcının perspektifinden fiyat değişikliklerini ölçer ve alıcının perspektifinden fiyat değişikliklerini ölçen TÜFE’den farklılık gösterir.
Enflasyon sepetinde bulunan öğeler, tüketici harcamalarının önemli bileşenlerini kapsar ve genellikle aşağıdakileri içerebilir:
- Gıda maddeleri: Ekmek, et, süt, meyve, sebze, yağ gibi temel gıda ürünleri.
- Konut: Kiralar, gayrimenkul fiyatları, ev aletleri gibi konutla ilgili maliyetler.
- Ulaşım: Akaryakıt, toplu taşıma ücretleri, otomobil fiyatları, otoyol ücretleri gibi ulaşım masrafları.
- Giyim ve ayakkabı: Giyim, ayakkabı ve aksesuarlar gibi giyim eşyaları.
- Eğitim: Okul ücretleri, kitaplar, kırtasiye malzemeleri gibi eğitim masrafları.
- Sağlık: İlaçlar, hastane hizmetleri, doktor muayene ücretleri gibi sağlık giderleri.
- Eğlence: Sinema biletleri, konserler, restoranlar, spor etkinlikleri gibi eğlence harcamaları.
- İletişim: Telefon, internet, posta hizmetleri gibi iletişim masrafları.
Ekonomik büyüme, talep ve arz dengesi, mali politikalar, para arzı ve maliyetler gibi faktörler bunu tetikleyebilir. Örneğin ekonomik büyümenin ardından gelen talep artışı, fiyatların yükselmesine ile sonuçlanabilir. Benzer şekilde, arz kısıtlamaları, maliyet artışları veya para arzının artması da enflasyona yol açabilir.
Para Arzının Artması
Para arzı, bir ekonomide dolaşımda bulunan para miktarını ifade eder. Ekonomistler arasında genel bir görüş, sürekli enflasyonun, bir ülkenin para arzının ekonomik büyümeyi aştığı durumlarda ortaya çıkması durumudur.
Teorik olarak, para arzı ile enflasyon arasındaki ilişkiyi açıklayan popüler bir teori monetarizmdir. Örneğin, İspanyol sömürgeciliği sonrasında Aztek ve İnka imparatorluklarından büyük miktarda altın ve özellikle gümüş, İspanyol ve diğer Avrupa ekonomilerine akmıştır. Para arzı hızla arttığı için para değeri düşmüş ve fiyatlar hızla yükselmiştir.
Bunu engellemek için para otoritesi (çoğu durumda merkez bankası), enflasyonu izin verilen sınırlar içinde tutmak ve ekonominin düzgün bir şekilde işlemesini sağlamak için gerekli adımları atar.
Arz-Talep Dengesinde Bozulmalar
Talep ve arz arasındaki dengesizlikler enflasyona yol açabilir. Eğer talep, mevcut arzdan daha fazlaysa, mal ve hizmetlerin fiyatları artabilir. Bu durumda talebin kontrolsüz bir şekilde yükselmesi enflasyonu tetikleyebilir.
Girdi Fiyatlarındaki Artışlar (Maliyet Enflasyonu)
Üretim girdilerindeki fiyat artışları, enflasyonu tetikleyen faktörlerin başında gelir. İşgücü, enerji ve hammadde maliyetleri buna örnek verilebilir.
Döviz Kurunda Yaşanan Ani Değişiklikler
Bir ülkenin döviz kuru, ithalat ve ihracat fiyatlarını etkileyebilir. Döviz kurunda yaşanan ani ve sert hareketler, ithal mal ve hizmetler üzerinde baskı oluşturur.
Beklentiler ve Psikolojik Faktörler
İnsanların geleceğe yönelik beklentileri ve piyasanın gidişatına dair görüşleri, terazinin olumlu ya da olumsuz kefesinde yoğunlaşıyorsa fiyatlar üzerinde etkili olabilir. Örneğin bir topludaki genel kanaat fiyatların yükseleceğini işaret ediyorsa, başka herhangi bir sebep olmasa bile fiyat artışlarına yol açabilir; bu da bile enflasyon oranını artırabilir.
Enflasyonun Olumsuz Etkileri
Enflasyonun yükselmesi ve bunun souçları ekonomiden ekonomiye farklılık gösterebilir; ancak burada bazı genel geçer çıktılardan söz etmek mümkündür.
- Satın Alma Gücünün Azalması
- Gelir Dağılımındaki Bozulma
- Yatırım ve Tasarruflarda Azalma
- Faiz Oranlarında Artışlar
- Artan Borç Yükü
- İşletmelerin Karlılığında Düşüşler
- Sosyolojik Problemler
Enflasyonun Olumlu Sonuçları
Enflasyon, fiyatlardaki değişimin hızına da bağlı olmak kaydıyla, bazı bireylerin veya kurumların lehine sonuçlar ortaya çıkarabilir.
- Gayrimenkul veya stoklanabilir mallar gibi somut varlıklara sahip olanlar, varlık fiyatlarındaki bu yükselişlerden memnun olabilir. Böylece ellerindeki malları daha yüksek fiyatlardan satma ya da kiralama şansı elde ederler.
- Belirli bir düzeyde enflasyon, tasarruf etmek yerine harcamaları teşvik etmek amacıyla sıklıkla önerilir. Artan harcamalar ülke ekonomisini destekleyebilir. Dengeli bir yaklaşım, enflasyon değerini optimal ve istenen bir aralıkta tutmanın düşünüldüğü bir durumdur.
Enflasyonun Küresel Boyutta Ele Alınması
Enflasyon, bir ülkenin iç ekonomik durumunu etkilemenin yanı sıra küresel düzeyde de önemli yansımalara yol açabilir.
Ticaret Dengesi
Yüksek enflasyon, bir ülkenin rekabet gücünü azaltarak ihracatını etkileyebilir. Bu durum, ülkenin ticaret dengesini olumsuz etkileyebilir ve ihracatının azalması, ithalatın artması ve ticaret açığının büyümesine yol açabilir. Bu da küresel ticaret dengesizliklerine ve uluslararası ekonomik ilişkilerde gerilimlere neden olabilir.
Para Değerlerinde Dalgalanmalar
Bir ülkenin yerel para biriminin değerinin düşmesi, diğer ülkelerle olan ticarette birtakım olumsuzluklara neden olabilir. Bir para biriminin ticarette kullanılabilmesi için değerini istikrarlı bir biçimde koruması gerekmektedir.
İhracat ve İthalat Fiyatları
İhracat mallarının fiyatlarının artması, rekabet gücünü azaltabilir ve uluslararası pazarda daha az talep yaratır. Aynı şekilde, ithalat fiyatlarındaki artışlar da tüketici talebini olumsuz etkileyebilir ve ithalata olan bağımlılığı artırabilir.
Küresel İstikrarsızlık
Yüksek enflasyon, küresel ekonomik istikrarsızlığa katkıda bulunabilir. Fiyat artışları, tüketici güvenini ve işletmelerin kararlarını etkileyebilir. Bu da küresel ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve finansal piyasalarda dalgalanmalara neden olabilir.
Merkez Bankalarının Politikaları
Enflasyonist bir konjonktürde merkez bankaları genellikle para politikalarını sıkılaştırma eğiliminde olurlar. Bu da küresel para politikalarının birbiriyle etkileşimini ve küresel ekonomik dengeyi etkileyebilir.
Enflasyonla Mücadele Araçları
Enflasyonla mücadele etmek, ekonomik istikrarı sağlamak ve fiyat istikrarını korumak için önemli bir hedefdir. Çünkü fiyat istikrarının korunması, büyüme ve refah anlamına gelir.
İşte bu doğrultuda kullanılan bazı yaygın politika araçları:
Para Politikası
Merkez bankaları, para politikası aracılığıyla faiz oranlarını artırarak kredi maliyetlerini yükseltirler ve para arzını sınırlayıcı önlemler alırlar. Bu, talebi azaltarak fiyat artışlarını kontrol altında tutmayı amaçlar.
Maliye Politikası
Hükümetler, maliye politikası aracılığıyla bütçeyi şekillendirir. Disiplinli bir maliye politikası uygulamak kamu harcamalarını azaltacaktır. Yine yatırımların azaltılması, vergilerde yapılabilecek artışlar gibi farklı tedbirlerle talebi sınırlayarak enflasyon kontrol altına alınmaya çalışılabilir.
Gelir Politikası
Gelir politikası, ücret ve fiyat artışlarını sınırlamak için işverenler, sendikalar ve hükümetler arasında yapılan anlaşmaları içerir. Ücret artışlarının daha kontrollü olması, maliyetleri düşürür dolayısıyla enflasyonu azaltabilir.
Rekabet Politikası
Rekabet politikaları, piyasalarda rekabetin sağlanması ve monopolistik güçlerin kontrol altına alınması gibi süreçleri ele alır. Rekabetin teşvik edilmesi, fiyatların rekabetçi düzeyde kalmasını ve enflasyon baskılarını azaltmayı hedefler.
Yapısal Reformlar
Rekabetin artırılması, verimliliğin artırılması, işgücü piyasalarının esnekliğinin sağlanması ve serbest ticaretin teşvik edilmesi gibi reformlar, ekonomideki sütunları güçlendirerek enflasyonla mücadeleye katkıda bulunabilir.
Yerleşik Enflasyon Nedir?
Bir ekonomideki enflasyonun uzun süreli ve sürekli bir şekilde yüksek seviyelerde seyrettiği durumu ifade eder. genellikle enflasyonun ekonomik sistemde derinlemesine kök saldığı, fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak arttığı ve toplumun genel beklentilerinin yüksek enflasyonu içerdiği bir dönemler için kullanılır.
Yerleşik enflasyonun nedenleri genellikle karmaşıktır ve birkaç faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Bunlar arasında para politikası yanlışlıkları, mali politika dengesizlikleri, talep ve arz dengesizlikleri, yüksek maliyetler, döviz kuru dalgalanmaları ve beklentilerin etkisi yer alabilir.
Ekonomik politika yapıcıları, bu durumla mücadele etmek için sıkı para politikaları, mali disiplin, yapısal reformlar ve ekonomik istikrarı sağlamak için uygun politika araçlarını kullanabilirler. Fiyat artışının kontrol altına alınması, ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için önemli bir hedeftir.
Yüksek Enflasyon Ortamında Öne Çıkan Finansal Varlıklar
Enflasyon ortamında yatırım yaparken dikkate alınması gereken bazı varlık sınıfları şunlardır:
Gayrimenkul Yatırım Fonları
Gayrimenkuller, fiyatlar genel düzeyindeki artıştan en üst düzeyde olumlu etkilenebilecek varlıkların başında gelir. Buradan hareketle, Gayrimenkul Yatırım Fonları yatırım yapmak için değerlendirilebilir. Gayrimenkul Yatırımı ile ilgilenen ancak gayrimenkullerin alım-satımı, bakımı, kiralanması gibi işlemlerle ilgilenmek istemeyen nitelikli yatırımcılar için uygundur.
Hisse Senetleri
Hisse senetleri, uzun vadede enflasyona karşı korunma sağlayabilecek yatırım araçlarından biridir. Hatta bazı sektörler veya şirketler böyle dönemlerde diğerlerinden pozitif olarak ayrışabilir.
- Tarım ve Gıda Sektörü
- Enerji Sektörü
- Altyapı ve İnşaat Sektörü
- Madencilik ve Metal Sektörü
- Finansal Hizmetler Sektörü
Tahviller ve Bonolar
Enflasyona endeksli tahviller veya bonolar da böyle dönemlerde tercih edilebilir. Bu tür tahviller, değişken faiz oranlarına sahip oldukları için yatırımcılara enflasyon riskine karşı koruma sağlayabilir.
Sabit Getirili Menkul Kıymetler
SGMK ve Eurobond gibi yatırımlar, sabit faiz oranlarına dayandığı için enflasyonun yükselmesi durumunda bile, yatırımcıların belirli bir getiri elde etmeye devam edeceği anlamına gelir. Yatırımcıların aldıkları riski azaltmak ve portföylerini çeşitlendirmek gibi beklentilerle ilgi gösterebileceği finansal ürünlerin başında gelir.
Emtialar
Emtialar, enflasyon dönemlerinde genellikle değerini artırabilen yatırım araçlarıdır. Özellikle altın gibi kıymetli metaller, tarım ürünleri ve enerji kaynakları gibi emtialar, böyle dönemlerde değer kazanabilen varlıklar arasında yer alır.
Enflasyona Duyarlı Endeks Fonları
Enflasyona bağlı olarak değerlerini artırabilen ve yatırımcılara enflasyon riskine karşı koruma sağlayabilen yatırım araçlarıdır. Bu fonlar, belirlenen bir sepetin fiyat artışını takip eder.