Volatilite Ne Demek? Vix Endeksi (Korku Endeksi) Nedir?
“Borsadaki dalgalı seyir devam ediyor”, “X hissesinin değerindeki değişkenlik artıyor”, “Oynak piyasa koşullarına dikkat edin” gibi cümleler, yatırım dünyasını yakından takip edenlerin sıklıkla duyduğu cümlelerden yalnızca birkaçıdır. Değişkenlik, hareketlilik, oynaklık, dalgalanma gibi farklı kelimelerle ifade edilen ve genelde riskle ya da belirsizlikle ilişkilendirilen bu duruma finans dünyasında volatilite denir.
Volatilite, bir finansal enstrümanın değerinde veya piyasanın genelinde kısa sürelerde yaşanan belirgin değişimleri ifade eder.
- Bunu bir hız treni gibi hayal edebilirsin. Kimi zaman hisse senetleri ve borsalar, bir an zirveye çıkan, sonra hızla o zirveden dibe düşen ardından da tekrar hızla zirveye çıkan bir hız treni gibi hareket edebilirler. Böyle bir harekete volatilitesi çok yüksek derken, örneğin düz bir rayda ilerleyen trenin volatilitesi yoktur diyebiliriz.
Volatilite, bir bütün olarak piyasaya veya tekil bir finansal enstrümana (hisse senedi, tahvil, bono, altın vb.) işaret edebilir. Eğer tek bir yatırım aracından bahsediyorsak, örneğin bir hisse senedinin, fiyatının çok hızlı bir şekilde durmadan yükselmesi, düşmesi veya bir yükselip bir düşmesi gibi kısa zaman dilimi içerisinde büyük fiyat hareketleri yaşaması volatilitesinin, yani oynaklığının yüksek olduğunu gösterir.
- Mesela kripto paralar; merkeziyetsiz borsalarda, çok güçlü aktörler tarafından büyük miktarlarda alım ve satımlar gerçekleştiği için değerleri kısa zaman içerisinde önemli ölçüde yükselir veya düşer.
Öte yandan eğer piyasadan bahsediyorsak, bütün olarak borsanın veya birden çok borsanın kayda değer yukarı veya aşağı yönlü hareketlerini ima ediyoruzdur. Örneğin; bir borsa uzun süre boyunca, kesintisiz 5%’ten fazla yükselir ya da düşerse ‘oynak piyasa’ tanımını hak eder.
👉 Bir Örnek Vermek Gerekirse…
“Borsa Nedir?” içeriğimizde borsayı detaylı bir şekilde açıklamıştık. Öte yandan eğer volatiliteden bahsediyorsak, burada borsaya biraz daha farklı bir açıdan bakabiliriz.
💀 Borsa, hatta genel olarak piyasalar, oldukça tekinsiz ve perili olduğu düşünülen bir eve girmiş bir grup küçük çocuk gibidir. En ufak tıkırtı ve gölge oyunu onları korkutmaya yeterken, ilk çığlık atıp kaçmaya başlayan çocuk sırayla tüm grubun korkup paniklemesine ve koşarak kaçmasına neden olur.
İşte biz bu panik ortamıyla oluşan ani yükselişlere ve düşüşlere kısaca volatilite diyoruz.
Oynak mı? Değil mi? Nasıl anlarım?
Hem finansal varlıklar hem de piyasalar gün boyunca yukarı veya aşağı yönlü (doğal olarak) hareket eder. Bu tek başına, doğrudan volatiliteye işaret etmez. Hangisinin oynak davrandığını belirlemek için belirli bir süre boyunca her gün kapanışında değerleri incelemek gerekir. Peki, nasıl?
Hisse senedinden örnek verelim. Volatilite, belirli bir dönemde hisse senedi getirisinin standart sapmasıyla ölçülüp hesaplanır. Bu, hisse fiyatının artabileceği veya azalabileceği aralığı gösterir. Başka bir deyişle ortalama fiyattan ne kadar sapacağını gösterir. Değer kısa sürede hızla yeni zirvelere veya düşüşlere ulaşıyorsa, yani aşırı dalgalanıyorsa yüksek oynaklığa sahiptir.
Ancak daha yavaş yükseliyor veya düşüyor, hatta nispeten stabil veya istikrarlı kalıyorsa, düşük oynaklığa sahiptir. Bu yüzden yüksek volatilite, daha yüksek risk anlamına gelir. Yani, yükselirken çok kazandırabilir ama düşerken de çok kaybettirir. Volatilite, her iki yöndeki değişimleri ölçer. Bazen bir değerle (2 dolar) bazense oranla (5% gibi) belirtilir.
- Bu yüzden kripto paralar yüksek volatiliteye, dolayısıyla da yüksek riske sahiptir. Birçok kripto para zengini görürken, kripto paralar yüzünden her şeyini kaybeden insanları da sıklıkla görürüz.
Öte yandan, her hisse senedinin volatilitesi de farklıdır. Genellikle hisse senetlerinin piyasa değeri yükseldikçe, sahip oldukları volatilite de azalır. Hisse senetlerinin volatilite değerlerini ölçmek için de “beta katsayılarına” bakmamız gereklidir.
Volatilite ve risk arasındaki ilişkiyi yukarıda öğrenmiştik. İşte, beta değeri de tam olarak bunu ölçer. Bir finansal varlığın sahip olduğu sistematik riski gösteren değer, aynı zamanda volatilitesini de ölçer. Borsada ise hisse senetlerinin borsayla ne derece birlikte hareket ettiğini, ne derece borsadan ayrışarak hareket ettiğini gösterir.
- Eşik değeri “1” kabul edilen değerde, katsayısı yükseldikçe hisse senedinin riski, yani volatilitesi artar. Düştükçe de azalır.
- Hisse senedi beta değerinin “pozitif” olması, borsanın hareket “yönü” ile aynı yöne gittiğini gösterir. Negatif bir değer, borsaya “zıt” hareket ettiğini gösterir.
Eğer hisse senedi borsayla mükemmel bir uyum içerisinde hareket ediyorsa, yani borsa yükseldikçe aynı oranda o da yükseliyor ve düştükçe aynı oranda o da düşüyorsa, beta katsayısının “1” olduğunu söyleyebiliriz.
Borsa yükselişe geçtiğinde daha fazla yükseliyor veya düşüşe geçtiğinde daha fazla düşüyorsa, bu durumda beta katsayısının “1”den yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin; S&P 500’ün 10% yükseldiği bir zaman aralığında, elimizdeki hisse senedi 35% yükseldiyse, beta katsayısı 3,5 olur.
- Önemli! Eğer yukarıdaki örneğin tam tersi bir durum yaşanıyorsa, yani S&P 500’ün 10% yükseldiği bir zaman aralığında elimizdeki hisse senedi %35 düşüyorsa, bu durumda beta katsayısı negatif bir değer alarak -3,5 olacaktır.
Beta katsayısı, 0 ila 1 arasında değer aldığı durumlarda gözlenebilir. Bu gibi durumlar ise borsaya kıyasla elimizdeki hisse senedinin daha yavaş tepki verdiğini gösterir. Yani Nasdaq 20% yükselirken, elimizdeki varlık 5% yükseliyorsa, beta katsayısı 0,25 demektir.
“Her şey çok güzel ama bu benim ne işime yaracak?” diye düşünüyor olabilirsin. Endişelenme, cevabımız hazır. Beta katsayısı yüksek olan hisse senetlerinin borsa yükselişteyken daha çok yükseldiğini ve düşerken de daha çok düştüğünü söylemiştik.
Bu durumda eğer borsaların yükseleceğini düşünüyorsak veya borsaların yükseldiği bir dönemdeysek, portföyümüzde beta katsayısı yüksek hisse senetlerinin olması borsadaki yükselişlerden daha çok yararlanmamızı sağlayabilir.
Tam tersi, borsalar düşüyorsa ve düşeceğini bekliyorsak, elimizde beta katsayısı düşük olan hisse senetlerinin olması, bu düşüşlerden daha az etkilenmemizi sağlayabilir.
📌 Beta Katsayısına Örnekler
Altın
Beta Katsayısı=Negatif (Tarihsel bağlamda “genel” olarak, borsadaki gidişata ters hareket eder.)
Nakit Para
Beta Katsayısı=0 (Borsadaki gidişattan etkilenmez. 50 dolar hep 50 dolar olarak kalır.)
Procter & Gamble (PG) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=0,57
Coca-Cola (KO) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=0,63
Starbucks (SBUX) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,04
Nike (NKE) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,07
Borsa Endeksi Yatırım Fonu
Beta Katsayısı=1 (Borsadaki tüm hisse senetlerine yatırım yapan bir yatırım fonu olduğu için borsayla aynı şekilde hareket edecektir.)
Apple (AAPL) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,23
Microsoft (MSFT) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,20
Google (GOOGL) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,13
Tesla (TSLA) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,52
Meta Platforms (FB) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,29
Nvidia (NVDA) Hisse Senedi
Beta Katsayısı=1,75
Yatırım yaptığımız hisselerin portföyümüzdeki ağırlıklarıyla, beta katsayılarını bir araya getirdiğimizde, portföyümüzün ortalama beta değerini bulmuş oluruz.
Bu ise portföyümüzün volatilitesi, riski veya borsayla olan ilişkisini bize göstererek, riski daha verimli yönetmemizi sağlar.
👉 Örnek Hesaplama:
Portföyümüzdeki yüzdesel ağırlıkları ve Beta değerleriyle beraber şu hisse senetlerine yatırım yaptığımızı düşünelim:
GOOGL – 20% – 1,13
MSFT – 20% – 1,20
AAPL – 15% – 1,23
SBUX – 15% – 1,04
META – 10% – 1,29
NVDA – 10% – 1,75
ABNB – 10% – 1,62
Portföy Beta Katsayısı = (0,2 * 1,13) + (0,2 * 1,20) + (0,15 * 1,23) + (0,15 * 1,04) + (0,10 * 1,29) + (0,10 * 1,75) + (0,10 * 1,62) = 1,50
Örnek portföyümüz GOOGL’dan, MSFT’dan, AAPL’dan daha volatil ama NVDA ve ABNB’den daha az volatil çıktı.
Tek kelimelik bir kopya vermek gerekirse, ‘belirsizlik’ diyebiliriz. Bu belirsizliğin ardında ulusal/küresel pek çok faktör yatabilir. Siyasi-ekonomik-sektörel etkenler olabileceği gibi sadece o şirkete özgü bir durum da olabilir.
Bu konuyu biraz açalım:
Siyasi ve Ekonomik Gündem: İyi yatırımcıların aynı zamanda gündemin sıkı birer takipçisi olması boşuna değil. Çünkü; seçimler, hükümet krizleri, liderlerin açıklamaları gibi siyasi gelişmeler, yasal mevzuata dair kararlar, para politikaları ve elbette uluslararası ilişkilerin seyri veya ticaret anlaşmaları gibi olaylar, hisse senedi fiyatlarını ve borsaları etkileyen tepkilere neden olabilir.
Ekonomik Durum: Ekonomi iyi giderse yatırımcılar da olumlu tepki verme eğiliminde olur. Faiz oranları, vergi değişiklikleri, enflasyon verileri, tüketici harcama rakamları ve GSYİH hesaplamalarının tümü performansı etkileyebilir. Buradaki beklentiler karşılanmazsa piyasalar daha oynak hale gelebilir.
Kaos: Çatışmalar, doğal afetler gibi spesifik ve kimi zaman öngörülemeyen olaylar da etkilidir. Mesela önemli bir petrol üretim bölgesinde bir çatışmanın patlak verdiğini ya da ciddi bir iklim olayı meydana geldiğini farz edelim. Petrol fiyatları artacaktır, değil mi? Sonuç olarak, bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin hisseleri aniden yükselebilir. Madalyonun bir de diğer yüzü var; faaliyetleri gereği yüksek petrol maliyetleri ödeyen şirketlerin de değeri düşebilir.
Şirket Gündemleri: Volatilite her zaman pazar genelinde değildir, bazen sadece bir şirketle ilgilidir. Güçlü bir çeyrek bilançosu, yeni bir ürün/yatırım gibi pozitif gelişmeler yatırımcıları bir anda cezbeder. Tam tersinden bakıldığında; skandallar, gizlilik ihlali, bir ürünü geri çağırma, kötü yönetim gibi negatif faktörler de yatırımcıları uzaklaştırır. Şirketin büyüklüğüne ve etkisine bağlı olarak bu tekil etki kimi zaman genel piyasa üzerinde de dalgalanma yaratabilir.
Peki, oynaklık kendini her türlü gelişmeye bu kadar endekslemişken, volatilite endeksi yani nam-ı diğer korku endeksi ne olabilir acaba?
Tam adı Chicago Board Options Exchange Volatility Index olan bu veri, piyasadaki ürün fiyatlarının dalgalı olmasından dolayı yatırımcıda oluşturduğu korkuyu ve riski ölçmeye yarıyor. Bu endeks, Chicago Opsiyon Borsası tarafından 1993 yılında ortaya çıkarılmış ve 2003’teki güncellemelerle günümüzdeki halini alıyor. Vix endeksi, vadesine 22 iş günü (yani 30 takvim günü) kalmış olan S&P 500 hisse fiyatlarına göre oluşturuluyor. Bu hisselerin yakın zamanlardaki alış-satış fiyatlarının ortalamasına göre yapılan hesaplamada, 30 gün için bir volatilite tahmin ediliyor. Öngörülen volatilitenin, yani vix endeksinin yüksek olması, yatırımların da riskli olabileceği anlamına geldiğinden, yatırımcıyı daha çekimser davranmaya itiyor. Korku endeksi tabiri de bu sebepten dolayı vix endeksi ile bağdaşlaştırılıyor.
“Risk, belirsizlik” denince akla hemen korku geliyor değil mi? İşte volatilite endeksi de (VIX) piyasalardaki korkunun derecesini ölçer. VIX, S&P 500 hisse opsiyon fiyatlarını kullanan Chicago Board Options Exchange (CBOE) tarafından hesaplanır. Piyasanın beklentisini gösterir. Genelde korku endeksi diye adlandırılır ve yatırımcıların en yakından izlediği parametrelerden birisidir.
- Belirsizliğin ve korkunun arttığı kriz zamanlarında VIX değeri yükselir. 2008 Ekonomik krizinde VIX 4 katına çıkarak, 20 puandan 80 puana kadar yükselmişti.
- VIX değeri genel olarak 0-20 puan arasında hareket eder.
Eğer korku endeksi yüksekse oynaklık yüksektir, risk öngörüleri fazladır ve beklentiler olumsuzdur. Endeks düşük seyrediyorsa korkularımızı şimdilik bir kenara bırakabiliriz demektir. Ama volatiliteyi önemsemeyi o kadar kolay bırakamayız. Neden mi?
Volatilite her şeyden önce bir finansal enstrümanın riskini ölçer ve fiyat davranışını ortaya koyar. Bir yatırımcının kısa sürede meydana gelebilecek dalgalanmaları tahmin etmesine yardımcı olur. Genelde riskle ilişkilendirilir desek de volatilite her zaman kötü bir şey değildir, çünkü bazen yatırımcıların yararlanabileceği giriş noktaları sağlayabilir. Farklı seviyelerdeki volatiliteye göre yatırım stratejisi şekillenir, doğru yatırım aracı seçilir.
Mesela risksiz yatırım isteyen, sabırlı ve istikrarlı bir yatırımcı düşük volatiliteli bir enstrümanı tercih eder. Böylece kazancını koruyabilir, kayıplarını en aza indirir. Kısa sürede yüksek kazanç elde etmek isteyen bir yatırımcı ise daha riskli bir hamle yaparak yüksek volatiliteye oynar. Öte yandan, piyasaya belirsizlik (ya da yukarıda andığımız üzere korku) hâkimken, bu belirsizlikten korunmak için daha düşük volatiliteye sahip finansal varlıklara yönelerek portföyünü koruma altına almaya çalışabilir.
- Yatırım kararı alırken dikkat edilmesi gereken bir başka istatistik de korku açgözlülük endeksi (Fear & Greed Index). Bu endeks Vix’in yükselmesi, yani piyasadaki riskin artmasıyla birlikte yatırımcının davranışını ölçmeye yarıyor.Kimi yatırımcılar vix yükselince korkarak piyasadaki varlıklarını zarar etmemek adına farklı şekillerde değerlendirmenin yollarını ararken, bazı yatırımcılar da yüksek riskin yüksek kazanç getireceğini düşünerek yatırımlarını koruyorlar veya artırıyorlar.CNN Money tarafından oluşturulan korku ve açgözlülük endeksi, kripto piyasası da dahil olmak üzere birçok piyasada kullanılıyor. Bu endeks volatilite de dahil olmak üzere 7 faktör göz önünde bulundurularak hesaplanıyor. Korku ve açgözlülük endeksi için 50 nötr kabul edilirken, 50’nin altındaki değerler yatırımcılarda korkunun ağır bastığını, 100’e yaklaştığında ise açgözlülüğün ön planda olduğunu ortaya koyuyor.Birikimini değerlendirmek isteyip nereden başlayacağını bilmeyenler için Türkiye İş Bankası’nın yatırım ürünleri aracılığıyla yatırım yapmak çok kolay! Hisse senedi, VİOP ve Eurobond’un da dahil olduğu birçok yatırım ürünü arasından yapılacak tercihlerle birikimleri değerlendirmek ve yatırım dünyasına adım atmak mümkün. Yatırım süreçlerinden kar elde edebilmek için vix endeksi de dahil olmak üzere birçok alanda düzenli piyasa takibi yapılması gerektiğini unutmamak gerekiyor.
- Vix endeksi, borsa ile ters orantıya sahip. Yani vix endeksinin yüksek olması yatırımcı için riskin de yüksek olduğuna, bu yüzden piyasa ürünlerinin fiyatlarını da olumsuz etkileyeceğine işaret ediyor.Öte yandan Vix endeksinin çok düşük olması da yatırımın potansiyel geri dönüşünün düşük olacağını temsil ediyor. Yani muhtemelen risk düşük olduğu için birçok yatırımcı aynı anda piyasa ürünü sahibi olmaya çalışıyor ve bu da ürün fiyatını etkiliyor. Riskin az olduğu durumlar bazı yatırımcıların söz konusu piyasa ürününe yatırım yapmaktan vazgeçmesine de sebep olabiliyor.